Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği |
Aruz ölçüsü ya da aruz vezni (Osmanlıca: ??? ???? (vezn-i arûz)), nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçü. Sözlük anlamları ‘yön’, ‘yan’, ‘bölge’, ‘bulut', 'gökyüzü’, ‘keçi yolu’, ‘deli’, ‘sarhoş’, ‘deve’, ‘çadırın orta direği’, ‘karşılaştırılan’, ‘ölçü olan şey’ gibi çeşitlidir. Edebi kavram olarak, bu anlamlardan hangisine dayandığı tam olarak bilinmemektedir. Develerin yürüyüşünden, demircilerin sistematik çekiç vuruşundan veya çamaşırcı kadınların tokmak seslerinden çıktığı görüşleri vardır. Bir çadırı direğin ayakta tutması gibi, divan şiiirini ayakta tutan en büyük unsurun aruz olduğu düşünülür. Aruz bilimini bir öğreti biçiminde ilk olarak ortaya koyan ünlü Arap dilbilimcisi İmam Halil bin Ahmed'dir. Aruz vezni; Arap, Türk, Fars, Kürt, Afgan, Pakistan ve kısmen Hint Edebiyatı'nda kullanılmaktadır. Aruz hecelerin sayısını değil, şeklini esas alır. Aruzla yazılmış şiirlerde, her bir mısranın heceleri, diğer mısraların aynı hizadaki heceleriyle aynı açıklık (kısalık) ve kapalılık (uzunluk) noktasında birbirlerine denktir. Açık (kısa) hece (.) işaretiyle, kapalı (uzun) hece (-) işaretiyle gösterilir. Ayrıca med'li adı verilen, bir buçuk hece değerinde (.-) işaretiyle gösterilen hece değeri de dört sesten oluşan heceler için kullanılır. Bu temel parçaların birleşmesinden 8 ana kalıp ortaya çıkmıştır:
Türkçede bulunan hecelerTürkçedeki heceler, yapıları itibarıyla altı çeşide ayrılmaktadır: Kısa heceler
Uzun heceler
Bunların hâricinde Türkçede uzun sesli olmamasına rağmen Arapça ve Farsçadan dilimize giren bâzı kelimelerde uzun sesli bulunur. Uzun sesli bulunan hece ister sesli, isterse sessiz harfle bitsin, kapalı hece olarak değerlendirilir. Â-rif kelimesindeki “â” hecesi, şâ-ir kelimesindeki “şâ” hecesi, se-lâm kelimesindeki “lâm” hecesi birer kapalı hecedir. Ayriyeten konuşma dilinde sonu sessiz harfle biten kelimelerin son harfini, sonraki kelimenin ilk harfi sesli ise ona vasl ederek konuşulur: “gördüm onu” kelimelerini okurken, “gör-dü-mo-nu” diye okunur. Divan şiirinde kullanılan aruz ölçüsü kalıplarıDivan şiirinin kullandığı ölçü aruzdur. Aruzun, değişik uzunlukta ve ahenkte kalıpları vardır. Bu kalıplar uzun ve kısa hecelerin belirli sayılarda art arda gelmesinden oluşur ve uzun ve kısa hecelerden yapılmış kelimeleri karşılar. Divan şiirinin temeli beyit, yani ikili dizelerdir. Beyitler arasında anlam birliği bulunması şart değildir. A) Düz kalıplar
B) Karışık kalıplar
ÖrneklerA) Düz kalıplara örnekler
1. me fâ’ î lün / me fâ ’î lün / me fâ ’î lün/ me fâ’ î lün 2. me fa a le tün / me fa a le tün "Bugün mü desem? Yarın mı desem? Uzak mı desem? Yakın mı desem? Yazın mı desem? Güzün mü desem? Güzün mü desem? Yazın mı desem" (Mehmet Akif Ersoy) B) Karışık kalıplara örnekler
2. fe i lâ tün / fe i lâ tün / fe i lâ tün / fe i lün
3. fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lün
6. fe û lün / fe û lün / fe û lün / fe ûl
10. mef’ û lü/ fâ i lâ tü/ me fâ î lü/ fâ i lün
12. mef ûlü/ me fâ î lü/ me fâ î lü/ fe û lün
15. me fâ i lün / fe i lâ tün / me fâ i lün / fe i lün (Fa’ lün) Bunların dışında "Rubai" türünde kullanılan 24 çeşit aruz ölçüsü kalıbı vardır. Bunlardan ilk 12'si "Ahrem", son 12'si ise "Ahreb" olarak adlandırılır.
Aruz ölçüsünde kurallar
Örnek: Not: Hecelerde son harf sesliyse açık yani nokta (.) ile hecelerde son harf şapkalı ya da sessizse kapalı çizgi (-) ile en son kelime ise her zaman kapalı olarak gösterilir. Aruz ölçüsünün Türk Edebiyatı'ndaki yeriAruz vezni Arap edebiyatının resmi ölçüsüdür. Eski çağlardan beri, halk şiiri ve hece vezninin Türk edebiyatında güçlü bir yeri olmuştur. İranlılar İslâmiyet’i kabul edince Arap kültürünün de büyük tesiri altında kaldılar. Şiirde, Arapların kullandığı nazım ölçüsü olan aruz’u kullanmaya başladılar. Ancak Arapların kullandıkları aruz ölçüsünü olduğu gibi kabul etmediler. Kendilerine göre bir ayıklamaya tabi tutarak kulaklarına hoş, tabiatlarına uygun gelenleri seçtiler ve kullandılar. Talas Savaşı sonrasında, İslamiyet'i kabul ettikten sonra, İran edebiyatının etkisiyle Türkler de Farsça şiirler yazmışlar ve İran aruzunu kullanmaya başlamışlardır. Aruz vezni, 5. - 11. yüzyıllarda Hakaniye Türkçesi’ne 7. - 13. yüzyıllarda, Anadolu Türkçesi’ne 8. - 14. yüzyıllarda, Çağatay ve Azeri Türkçesi’ne girmiş ve zamanımıza kadar birçok şiir yazılmıştır. Türkçe olarak yazılan ilk ve temel eserlerden Kutadgu Bilig'de aruz kalıpları kullanılmıştır: (fa'ûlün fa'ûlün fa'ûlün fa'ûl). Türkçenin yapısının Arapça ve Farsça'ya benzememesi ve Türkçede uzun sesli bulunmaması Türk şâirlerin aruz ölçüsünü kullanırken güçlüklerle karşılaşmasına yol açmıştır. Bu problemler ilk zamanlarda hece ölçüsüne en yakın olan kalıpların seçilmesiyle aşılmıştır. Divan şiirinin ünlü şâirleri arasında Fuzûlî, Bâki, Nef'i, Nâbi ve Nedim sayılabilir. Aruz, birkaç ünlü divan şâiri dışında, ancak 19. ve 20. yüzyıllarda Tevfik Fikret, Cenap Şahabeddin, Mehmed Akif Ersoy, Yahya Kemal gibi şâirlerin elinde bir Türk aruzu durumuna gelmiştir. 1911 yılında başlayan Milli Edebiyat akımıyla ve özellikle Ziya Gökalp'in “Aruz sizin olsun, hece bizimdir.” söyleyişiyle, aruzdan kopan şâirler hece veznine sarılmışlar. Ayrıca bakınız
Kategori:Edebiyat terimleri Kategori:Divan edebiyatı Bu makale Creative Commons Attribution-Share-Alike License 3.0 altında yayınlanan
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi